Benelüks sınırlarındayız...

Şimdiki durağımız Benelüks ülkeleri olarak da bilinen Hollanda – Belçika – Lüksemburg. Nederland, Belgie, Luxembourg kelimelerinin baş harflerinden türetilen kelime aslında bu üç ülkenin aynı zamanda resmi iş birlikteliğini de içermekte. 1944 senesinde aralarındaki sınırları kaldıran ülkeler aynı zamanda Avrupa Birliğinin de temellerini oluşturdu.

Amsterdam
Refah seviyesi çok yüksek. Nüfus az, para çok. Hollanda’da serbest olmayan bir şey var mı bilmiyorum. Yer yer uyuşturucu satan dükkanlar var. Eşcinsel evlilik ve fuhuş serbest. Özgürlükler ülkesi olarak meşhur.

Bu kadar özgürlüğün insana sağladığı fayda tartışılır. Egoist bireyler oluşturmak toplumu toplum yapan diğer-gamlık ve tahammül etmek özelliklerini ortadan kaldırıyor. İnsan belli bir süre arzu ettiği bir zevkini tatmin ettikten sonra bundan zevk almamaya başlıyor. Başka bir şeyi arzu ediyor. Bu arzular belli bir süre sonra kendisini insanlık seviyesinin dışarısına çıkarıyor.

Çok felsefi bir tartışmanın içerisine girmek istemiyorum.  Fakat insanın arzu ve hırsının sonu yok. Bunu anlayan eğitimciler, danışmanlar bile artık çocuklarınızın her istediğine evet demeyin, her istediğini yapmayın, sınırlar çizin, yasak bölgeler belirleyin eğitimleri vermeye başladılar. Oğlum, kızım sen ne karar verirsen ben senin arkandayım cümlesi sadece belli bir dönemin filmlerinin klişe cümleleri haline geldi. Bunun acı tecrübelerden sonra bir fayda getirmediği anlaşıldı.

Kur’an-ı Kerim’de buyrulduğu gibi “İnsan, ihtiyaçsız olunca, elbette azar!” (Alak/6-7).

Hollanda’da bu tip şeylere izin verilmesinin sebebini oradaki arkadaşlar “Turizm ve gelir amaçlı” olarak açıklamalarına rağmen bu beni çok tatmin etmedi.  Refah seviyesinin yüksekliği neticesinde devletin insanları apolitize etme amaçlı bir stratejisi olabilir. Yasaklamakla bir yere varamıyoruz en kolayı serbest bırakalım nasıl olsa insanlar kendileri bir yerde durur, kendi düzenlerini kendileri kurarlar teorisi üzerine denenmiş bir toplum mühendisliği denemesi de olabilir.

Avrupa kendi sonunu ne zaman getireceğinin farkına varır mı bilinmez ama diğer taraftan Müslümanların da bunlardan hayat tarzı anlamında farklı bir yanları yok. Tembellik ve cahillik en önemli tehlike olarak önümüzde arz-ı endam ederken bizim başkalarını eleştirecek halimiz bile yok.

Amsterdam sokaklarının gündüzü başka, gecesi başka. Sanki gündüz sokaklardan bisikletlerini kullanan, çocuklarının ellerinden tutan insanlar gidiyor, başka insanlar geliyor. Bağıran, içen, deliren korkunç kılıklı tipler sokaklarda dolaşmaya başlıyor.

Amsterdam, Amstel Nehri kıyısında 13. yüzyıl başlarında kurulmuş. Açılan kanallarla Venedik’i hatırlatıyor. Yel değirmenleri, tahta ayakkabılar, lale şehrin simgesi halinde. Tarihi evleri, bisiklet yollarıyla farklı insanların farklı şehri.

Amsterdam (Kaynak:internet)
Alabildiğine düz, alabildiğine yeşillik. Deniz seviyesinin altında olması sebebiyle ayrı bir havası var. Türkler ise yine her yerdeler. Yolda konuşurken sizi duyabileceklerini sakın göz ardı etmeyin. 

Ülke su mühendisliği konusunda çok iyi. Su uzmanı bu insanlar. Amsterdam müzesini gezerken şehrin oluşma sürecini görünce daha iyi anladım. Bataklık olan bu topraklara gelip şehir kurmuşlar, kanallar açmışlar. Ülke deniz seviyesinin altıda. Batmasın diye uğraşıyorlar.

Aslında Hollanda, Netherland ülkesinde bir bölgenin adı. Hollanda bölgesi ikiye ayrılıyor, birinin başkenti Lahey, diğerinin başkenti Harlem. Zamanının sömürge imparatorluklarından. Güney Africa, Cape Town gibi yerleri almışlar. Amerika'da koloniler kurmuşlar, sonradan İngilizlere satmışlar. Mesela New York şehrinin eski adı New Amsterdam; Haarlem'in adı ise değişmemiş.

Netherland, alçak ülkeler demek. Bu bölgede bulunan Hollanda, Belçika, Lüksemburg ve bunların çevresini kapsamakta. Bölgeyi ilk olarak Sezar, Galya'dan sonra aldı ve bazı yerleşim birimlerinin temeli atmıştı. 15. yüzyılda bölgede Burgonya Düklüğü hakimiyeti sağladı. İspanya Kralı V. Karl bazı vilayetlere özerklik verdi. II. Felipe yayılmaya başlayan protestanlık endişesiyle Antwerp'te büyük bir kaliam yaptı. Kuzeyde 7 eyalet I. Williem liderliğinde bir araya gelerek Utrecht Birliği'ni kurdular. Günümüzdeki Hollanda Krallığının temelleri burada atılmış oldu. Güneyde İspanyolların yönetiminde kalan ve katolik ağırlıklı olan bölgede ise zamanla Belçika Krallığı kuruldu.

16. yüzyılda Hollanda kendi tabirleriyle altın çağını yaşadı. İspanyol Seferad yahudilerinin bir kısmı Osmanlı topraklarına bir kısmı da buraya geldi. Kuzey Amerika ve Endonezya'da koloniler kurdular. Köle ticaretiyle uğraştılar.

Bir dönem Fransa yönetiminde kaldılar, hatta Napolyon kardeşi Louis Bonaparte'yi Hollanda kralı yaptı. 1813'te tekrar Orange hanedanı iktidara geldi. II. Cihan Harbi'nde Naziler tarafından işgal edildi. 100 bin yahudi katledildi. Hollanda hükumetinin de yardımı olduğu ileri sürüldüğü için yahudilerin hepsi Belçika topraklarına sığındılar.

Belçika 1931'de I. Leopold ile ayrı bir devlet haline geldi. Afrika'da koloniler kurdular. II. Leopold Kongo'da dünyanın gördüğü en büyük soykırımlardan birini gerçekleştirdi. Şu anda kuzeyinde Flamanlar, Flemenkçe, güneyinde Valonlar Fransızca konuşmaktadır.

Lüksemburg Büyük Dukalığı ise Burgonlar ve Habsburglar tarafından idare edildi. 1830'da Belçika'nın bir parçası haline geldi. Bugünkü Lüksemburg'u oluşturan diğer bölüm ise Londra antlaşması ile Avrupa devletlerinin güvenliği altına alındı.

Hollanda, Belçika ve Lüksemburg halen monarşi ile yönetilmektedir.

Kısa bir Benelüks tarihinden sonra sırasıyla Amsterdam, Rotterdam, Antwerp, Gent, Brugge, Brüksel, Liege, Lüksemburg ve ayrıca Amsterdam’a yakın Haarlem, Volendam ve Marken’den seyahat notlarımızda bahsedeceğiz. 

Yorumlar