Madrid - Gezi Notları (İspanya)

Bugünkü İspanya'nın başkenti. Bizim Ankara gibi; tek özelliği merkezi bir yerde bulunması. Vizigot'ların başkenti Toledo idi. Sadece Toledo yazımızdaki fotoğraflarına bakılsa buranın doğal başkent olduğu anlaşılacaktır. Müslümanlar Cordoba, daha sonraları ise Granada'yı başkent olarak kullanmışlar.


El oso y el madroño (Madrid'in simgesi budur)

Şehrin gelişmesi II. Felipe'nin 1560 senesinde Toledo'dan buraya taşınmasıyla başlamış. Müslümanlar 9. asırda bugün Kraliyet Sarayı'nın bulunduğu bölgeye bir hisar yapmışlar.  Şu anda ismi Manzanares olan nehre Endülüs'lüler Mecrid (veya Macrid) ismini vermişler. Madrid isminin buradan geldiği hemen anlaşılıyor.

I. Muhammed'in emriyle yaptırılan surlar

İspanyollar surların bulunduğu parka çekinmeden Emir Muhammed Parkı yazabiliyorlar. 

1085 senesinde Madrid'i geri alıp buradaki camiyi kiliseye çeviren Kastilya-Leon krallığı hakimiyetinde Müslümanlar ve Yahudiler 15. yüzyıldaki meşhur İspanyol zulmünün başlamasına kadar yaşamaya devam etmişler. 

Ferdinand ve Isabella'nın oğulları Şarlken (Carlos)'in oğlu II. Felipe miras ve evliliklerle o kadar çok toprağı hakimiyeti altına almıştı ki bu dönem İspanya'nın en zirvede olduğu dönemdir. Hatta Mary Tudor ile evlenerek Birleşik Krallık üzerinde de bir dönem söz sahibi olmuştur. Ama yine aynı hükümdar zamanında İspanya bu tarihi zirveden aşağıya inmiştir. İnebahtı Savaşı'da bu hükümdar zamanında olmuştur. İnebahtı'dan sonra İngilizlere kafa tutmuş fakat ağır bir yenilgiyle donanmasını kaybetmiş, ordusunu ise Hollanda'da bırakmış sonrasında tahttan çekilmiştir.

Palacio Real de Madrid (Madrid Kraliyet Sarayı)


Kraliyet Sarayı Bahçesi

Kraliyet Sarayı Bahçesi (Campo del Moro)

Madrid'te gezilecek yerler sınırlı. Puerta del Sol yani Güneş Kapısı en kalabalık yerlerden birisi. Çeşitli kutlamalara ev sahipliği yapıyor. Buradan kısa mesafede Plaza Mayor'a ulaşılabilir. Bir çok tarihi ana tanıklık etmiş bu meydanın dört tarafı çevrili, hoş bir mekan. Çeşitli kutlamalara sahne olduğu gibi Engizisyon Mahkemelerinin ölümle cezanlandırdığı insanların infazları da bu meydanda gerçekleştirilmiş.



Plaza Mayor



Şehrin en kalabalık ve işlek caddesi Gran Via. Caddenin bir ucunda ünlü Don Kişot'un yazarı Cervantes'in heykeli bulunuyor.

Cervantes, Don Kişot ve Sanço Panço
Retiro Park
Parklar şehirlerin hava aldıkları yerler, Madrid Retiro Park'ta böyle. Burada oturup sadece insanları bir süre seyretmek bile keyifli. Aklınızda o kadar çok enstantane kalıyor ki, şehri ve şehirdeki hayatı gerçek anlamda böyle tanıyabiliyor, anlayabiliyorsunuz.

Chocolateria San Gines
Şehirde tavsiye edeceğim iki mekan var. Birisi Chocolateria San Gines'de sıcak çikolata ve yanında "churros" dedikleri bizim tulumba tatlısının uzun haline benzeyen şeyden tatmanız. İkincisi ise La Cure Gourmande'nin güzel çikolatalarından alıp eşinize dostunuza hediye olarak götürmeniz.

La Cure Gourmande

Tarihi dükkanlara ev sahipliği yapan Madrid caddelerinde ilginç anektodlara ulaşmak mümkün. Bu tuhafiyeci saraya özel üretim yaparmış zamanında. 

Çok eski bir tarihe sahip olmasa da Madrid'te ilginç yapılar görmekte mümkün. 
Madrid'ten sonra yakın mesafedeki Segovia'ya geçiyoruz. Bu şehri ayrıca anlatacağım, kayda değer bir yer çünkü.

Madrid'te insanların yaşadığı ekonomik sıkıntıyı yerinde müşahede etmiş olduk. Bir çok dükkanda eleman sayısı azaltıldığı için uzun bekleme süreleri oluyor. Puerta Del Sol'da insanlar eylem yapıyorlardı. Gran Via'dan yürüyerek ve slogan atarak giden gençlerle karşılaşmış olduk. AB üyeliği sonrasın bir çok ülkeden buraya çalışmak için gelen insanlarla karşılaştık. Ve dilenciler, her yerdeler. Pizza yerken yanınıza gelip bir iki parçasını isteyebiliyor, kapının önünde çöpe gitmeden önce birkaç parça alabilmek için tetikte bekliyorlar. Yürürken, otururken yanınıza gelip bir şeyler isteyenlere ellerimizi açıp Allah versin demekten başka çare bulamadık. Bu sözden bir şey anlamamış olacaklar ki burun kıvırıp dönüp gittiler. Fakat son gün aynı sahne tekrarlandı. Kahvaltı yaparken gelen ve İspanyolca bir şeyler isteyen teyzeye Allah versin dedik; "A be evladım, hem Türksün hem de bir şey vermiyorsun sana yakışır mı" demez mi? Ağzımız açık kaldı. 

Yorumlar