Hazır Hindistan’dan konu açılmışken, Hindistan’da büyük bir imparatorluk kuran Babür Şah’ın Babürnâme adlı eserinden bölgeyi anlatan bir kaç bölümü burada sizlere aktarmak istiyorum.
14 Şubat 1483’te bugün Özbekistan sınırlarında yer alan Endican, Fergana vilayetinde doğan Babür Şah’ın asıl ismi Zahirü’ddîn Muhammed Bâbür’dür. Ömrü mücadele ile geçmiştir. En sonunda şansını denemek için gittiği Hindistan’da muazzam bir devlet kurmuştur.
Soyu baba tarafından Timur Han’a (Miran Şah vasıtasıyla), anne tarafından Cengiz Han’a ulaşmaktadır. Dedesi Ebu Sa’id, Ubeydullah-i Ahrar’ın duasını almıştı. 12 yaşında Fergana tahtına çıktı. Semerkant’ı ele geçirdi ise de Şeybani Han’a kaptırdı. 1504’te Kabil şehrini ele geçirdi. 1508’de ilk Hindistan seferini yaptı. 1526 senesinde Delhi yakınlarındaki Panipat’da İbrahim Lodi’yi mağlup etti. Osmanlı topçularının da yardımıyla 100 bin kişilik orduyu 7 saatte mağlup etti. 1527’de büyük bir Hindu ordusunu imha etti.
Hanefi fıkıh kitabı olan “Mübeyyen Der Fıkh” ve Hoca Ubeydullah-i Ahrar hazretlerinin “Vâlidiyye” adlı eserini “Risale-i Vâlidiyye” ismiyle tercüme etti.
1530’da Agra’da vefat etti. Kabri Kabil’dedir. Yerine oğlu Hümayun Han geçti.
Babürnâme’de Hindistan’da kullanılan takvim, giyilen elbiseler, hayvanlar, kuşlar, balıklar, ağaçlar ve bitkilerden bahsetmektedir.
... Hindistan geniş bir coğrafyadır. Mahsulü bol, halkı kalabalık bir ülkedir. Hindistan seferine çıktığımda üç Müslüman ve iki kafir hüküm sürmekteydi. Racalar da vardı. Bunlardan bir kısmı daha sonradan İslam’ı kabul etti.
Pek çok dağ ve ırmak vardır. Şehir ve vilayetlerin çoğu birbirinden farksızdır. Bahçelerinde duvar bulunmaz.
Hindistan’da pek çok hayvan yaşar. En büyüğü fillerdir. Ahali bunlara hâti adını vermiştir. Cüsseli hayvanlardır. Ne söylersen anlar, emirleri yerine getirir. Cüssesi ne kadar uzunsa hayatı da ona göre uzun olur. Her askeri kıt’a da filler bulunur.
Bir diğer hayvan gergedandır. Derisi çok kalındır. Filden daha vahşidir. Bir de Hindistan’ın meşhur maymunları vardır. Türlü türlü kuşlar vardır.
Kuşların en renklisi tavustur. Turna kadardır. Başında yirmi – otuz tüy vardır. Papağan bu memlekette bulunan kuşlardan biridir. Kimisine konuşma öğretilir. Bukalemun da denilen bir kuş daha vardır. Lûce derler buna. Başından kuyruğuna kadar beş altı muhtelif rengi vardır. Keklik kadardır.
Hindistan’ın güzel bitkileri de vardır. Anbe, bunlardan biridir. Bazıları kavundan başka bütün meyvelere tercih edilir diye övmüşlerdir. Arapların muz dediği kîl bitkisi de burada boldur. Ağacı çok yüksek değildir. Kolay soyulur çekirdeği yoktur. Patlıcandan biraz uzundur.
Çiçekleri meşhurdur. Güzel kokusuyla nam salmış bir çiçek de kiyûrâdır. Bir de Hintlilerin çenpâ dedikleri yasemin çiçeği vardır. ...
Hindistan’ın büyük bölümü Müslüman değildir. Hint halkından Müslüman olmayanlara Hindu derler. Kabilelerin kendi adları vardır. Yapıları düzenli değildir. Havadarlık, safa hiç önemsenmez.
Babürname’de memleketlerin ahvalinden bahsedildiği gibi Babür Şah başından geçen meseleleri de incelikle anlatmaktadır. Aşağıdaki hadise alaka çekicidir.
... Rebi’ul evvel ayının on altısında Cuma günü garip bir hadiseyle karşılaştım. Sultan İbrahim’in annesi benim Hintlilerin eliyle yapılan yemekleri yediğimi duymuş. Adam gönderip bir kağıt içinde bir miktar zehri Ahmed Çeşnigir’e vermiş. Ahmed de bizim Hintli aşçılardan birine iletmiş.
Cuma günü ikindi vakti yemekler geldi. Zehirli yemekten çok az miktarda almıştım. Tadından bir şey anlamadım. Sonra midem bulanmaya başladı. Şüphelendim, aşçıya da yedirdim o da hastalandı. Allah benim canımı bağışladı.
Aşçı tutuklandı. Tüm sorumluları tek tek açıkladı. Diğer suçlularda cezalandırıldı. Can ne kadar aziz bir şeymiş. ... (1)
Kaynak: (1) Babürname’den seçmeler, Yrd. Doç. Dr. Ersin Teres, 2011, İstanbul
Bâbür Şah |
Soyu baba tarafından Timur Han’a (Miran Şah vasıtasıyla), anne tarafından Cengiz Han’a ulaşmaktadır. Dedesi Ebu Sa’id, Ubeydullah-i Ahrar’ın duasını almıştı. 12 yaşında Fergana tahtına çıktı. Semerkant’ı ele geçirdi ise de Şeybani Han’a kaptırdı. 1504’te Kabil şehrini ele geçirdi. 1508’de ilk Hindistan seferini yaptı. 1526 senesinde Delhi yakınlarındaki Panipat’da İbrahim Lodi’yi mağlup etti. Osmanlı topçularının da yardımıyla 100 bin kişilik orduyu 7 saatte mağlup etti. 1527’de büyük bir Hindu ordusunu imha etti.
Hanefi fıkıh kitabı olan “Mübeyyen Der Fıkh” ve Hoca Ubeydullah-i Ahrar hazretlerinin “Vâlidiyye” adlı eserini “Risale-i Vâlidiyye” ismiyle tercüme etti.
1530’da Agra’da vefat etti. Kabri Kabil’dedir. Yerine oğlu Hümayun Han geçti.
Babürnâme’de Hindistan’da kullanılan takvim, giyilen elbiseler, hayvanlar, kuşlar, balıklar, ağaçlar ve bitkilerden bahsetmektedir.
... Hindistan geniş bir coğrafyadır. Mahsulü bol, halkı kalabalık bir ülkedir. Hindistan seferine çıktığımda üç Müslüman ve iki kafir hüküm sürmekteydi. Racalar da vardı. Bunlardan bir kısmı daha sonradan İslam’ı kabul etti.
Pek çok dağ ve ırmak vardır. Şehir ve vilayetlerin çoğu birbirinden farksızdır. Bahçelerinde duvar bulunmaz.
Hindistan’da pek çok hayvan yaşar. En büyüğü fillerdir. Ahali bunlara hâti adını vermiştir. Cüsseli hayvanlardır. Ne söylersen anlar, emirleri yerine getirir. Cüssesi ne kadar uzunsa hayatı da ona göre uzun olur. Her askeri kıt’a da filler bulunur.
Bir diğer hayvan gergedandır. Derisi çok kalındır. Filden daha vahşidir. Bir de Hindistan’ın meşhur maymunları vardır. Türlü türlü kuşlar vardır.
Kuşların en renklisi tavustur. Turna kadardır. Başında yirmi – otuz tüy vardır. Papağan bu memlekette bulunan kuşlardan biridir. Kimisine konuşma öğretilir. Bukalemun da denilen bir kuş daha vardır. Lûce derler buna. Başından kuyruğuna kadar beş altı muhtelif rengi vardır. Keklik kadardır.
Hindistan’ın güzel bitkileri de vardır. Anbe, bunlardan biridir. Bazıları kavundan başka bütün meyvelere tercih edilir diye övmüşlerdir. Arapların muz dediği kîl bitkisi de burada boldur. Ağacı çok yüksek değildir. Kolay soyulur çekirdeği yoktur. Patlıcandan biraz uzundur.
Çiçekleri meşhurdur. Güzel kokusuyla nam salmış bir çiçek de kiyûrâdır. Bir de Hintlilerin çenpâ dedikleri yasemin çiçeği vardır. ...
Hindistan’ın büyük bölümü Müslüman değildir. Hint halkından Müslüman olmayanlara Hindu derler. Kabilelerin kendi adları vardır. Yapıları düzenli değildir. Havadarlık, safa hiç önemsenmez.
Babürname’de memleketlerin ahvalinden bahsedildiği gibi Babür Şah başından geçen meseleleri de incelikle anlatmaktadır. Aşağıdaki hadise alaka çekicidir.
... Rebi’ul evvel ayının on altısında Cuma günü garip bir hadiseyle karşılaştım. Sultan İbrahim’in annesi benim Hintlilerin eliyle yapılan yemekleri yediğimi duymuş. Adam gönderip bir kağıt içinde bir miktar zehri Ahmed Çeşnigir’e vermiş. Ahmed de bizim Hintli aşçılardan birine iletmiş.
Cuma günü ikindi vakti yemekler geldi. Zehirli yemekten çok az miktarda almıştım. Tadından bir şey anlamadım. Sonra midem bulanmaya başladı. Şüphelendim, aşçıya da yedirdim o da hastalandı. Allah benim canımı bağışladı.
Aşçı tutuklandı. Tüm sorumluları tek tek açıkladı. Diğer suçlularda cezalandırıldı. Can ne kadar aziz bir şeymiş. ... (1)
Bâbür Şah'ın Afganistan Kabil'de bulunan kabri |
Kaynak: (1) Babürname’den seçmeler, Yrd. Doç. Dr. Ersin Teres, 2011, İstanbul
Babürname'de osmanlı topçusundan bahsedildiğini hiç bir yerinde okumadım. Sadece anadoludan gelen türk ustaların olduğunu rumi isminden anlıyoruz
YanıtlaSil