Granada (Gırnata) - Gezi Notları (İspanya)

İşte Endülüs'ün son kalesi, Müslümanların devletleriyle beraber yaşadıkları son mekan. Burayı gezerken okumuş olduğunuz hikayelerin hüznü ile birlikte oluyorsunuz. Dile kolay, yaklaşık 800 senelik bir medeniyetin çöküşü burada zihninizde canlanıyor.

Gırnata (Granada) deyince aklımıza gelen ilk şey tabii ki muhteşem El-Hamra (Alhambr) Sarayı. Biz de vakit kaybetmeden, şehirde oyalanmadan buraya geliyoruz. Öncelikle bu yazıyı okuyan birisi olursa ona özellikle bir tavsiyem var. El-Hamra için biletlerinizi mutlaka önceden, internetten alın. Aldığınız e-bileti oradaki cihazlardan gerçek bilet haline çevirebiliyorsunuz. Bu basit mevzu gereksiz yere ızdırap çekmenize sebep olabilir.

El-Hamra'nın güzel ve suyun özellikle her yerde fazlasıyla kullanıldığı bahçeler
Ortaçağda inşa edilip ayakta kalmış muhteşem bir eser El-Hamra. Endülüs’ün haşmetli zamanlarında değil ama zayıfladığı zamanlarda, Ben-i Ahmer Devleti zamanında 1232 yılında yapılmış.

Güzel ve geniş bahçeleri, Cennet-ül Arif (Generalife) bahçeleri eşsiz bir güzellikte. Saray aynı zamanda bir simetri ve matematik eseri. Her yerinde orantı ve simetriyi hissediyorsunuz.






Süslemeler ve birbiri ardına işlenmiş Yusuf suresindeki “La galibe illallah” ayet-i kerimesi insana her an kibirlenmemesini hatırlatıyor.

Birbiri ardına devam eden "La galiba illalah" ayet-i kerimesi

Sarayı gezerken göreceğiniz ve dikkat çeken en önemli unsur su. Suyu çok güzel ve etkileyici kullanmışlar. Cennet-ül Arif’de merdivenleri çıkarken kenarlardan akan su sesi insanı dinlendiriyor.

Simetri el-Hamra'nın her köşesinde dikkati çekiyor


Su ve su sesi


Merdivenlerden inerken her iki tarafta akan suyun sesi ve mekanın simetrisine hayran kalmamak elde değil




Granada aynı zamanda hüzünlü bir şehir. Müslümanların yaklaşık 800 yıllık Endülüs macerası burada son buluyor. Hristiyanların adım adım ve Müslümanlar arasındaki karışıklıklardan da faydalanarak gerçekleştirdikleri yeniden fetih (reconquista) Kastilya Kraliçesi Isabella ve Aragon Kralı II. Ferdinand'ın evlenerek krallıklarını birleştirmeleriyle son noktaya varmak üzereydi. Müslümanların son toprakları olan Granada’yı almak için harekete geçtiler.

1492 senesinde son hükümdar Ebu Abdullah (Boabdil) şehrin anahtarlarını Hristiyanlara teslim etmiştir. Şehre uzaktan bir tepeden bakarak ağlamaya başlamıştır. Burası saraya girerken aldığınız broşürlerde “Arapın son ağladığı yer” anlamına gelen “el ultimo suspiro del moro” ifadesiyle yer alıyor. Annesi Ebu Abdullah'a kadın gibi ağlayacağına erkekler gibi savaşsaydın der. Amcası ile arasındaki anlaşmazlığı körükleyen ve müslümanlar üzerine hareket eden hıristiyanlara karşı güçlerini birleştirmek varken kendi aralarında mücadele etmelerine sebep olanların başında gelen annesine sitem ederek "bütün bunlar senin yüzünden başımıza geldi anne, bir de bana bunu mu söylüyorsun" der.

İşte bu Isabella'nın lakabı "kirli Isabella"dır. Gırnata'yı almadan yıkanmayacağını söylediği için bu lakap kendisine verilmiştir.

Granada Ulu Camii'ni yıkılıp yaptırılan Granada Katedral'i (resim: internet)

Şehir ele geçirildikten sonra Granada Ulu Camii’ni yıktıran Isabella buraya Kraliyet Şapel’ini yaptırıyor. Gotik tarzda inşa edilen son İspanyol kilisesidir. Isabella, Ferdinand ve kızları Joanna ile damatları Philip’in mezarları burada. Kanuni Sultan Süleyman'ın dünyayı kendisine dar ettiği meşhur V. Charles (Carlos, Şarlken, Charles Quint olarak anılan kişi) Deli Joanna ve Güzel Philip'in oğullarıdır. (Kendisinden Kurtuba yazımda Kurtuba Camii'nin içerisine katedral inşasına izin vermesi ve gördükten sonraki pişmanlığıyla bahsetmiştik)

Şehir ele geçirildikten sonra yıkılmaktan kurtulan hiçbir yapı olmamış. İspanyollar kinlerini yüzyıllardır Avrupa'ya ilim öğreten Endülüs'ün kitaplarından da almışlar. Plaza Bib-Rambla'da medreselerden ve evlerden topladıkları tüm kitapları yakmışlardır. Bir medeniyet böylece yok olmuş, kaybolmuştur.

Bu arada Avrupa Kraliyet aileleri arasındaki ilişkileri merak edenler için bir anekdot anlatmak istiyorum. Bu Isabella ile II. Ferdinand'ın en küçük çocukları Catherine, İngiltere Kralı VIII. Henry ile evlendirilmiştir. Henry kendisinden boşanabilmek için Vatikan'a bağlılıktan ayrılmış ve Anglikan Klisesi'ni kurmuştur. Kızları I. Mary (Kanlı Mary)'de yaklaşık 5 yıl hüküm sürmüştür.

Isabella, Kristof Kolomb’a para ve gemi vererek keşfe gitmesini burada istemiştir. Zaten İspanyollar ve Portekizliler dünyayı biz keşfettik havasındalar. Her yerde kâşiflerin heykellerini görmek mümkün. Gran Via Caddesinde Isabella’dan yola çıkış belgesini aldığı anı hikaye eden  heykel bulunmaktadır.

Granada'da el-Hamra'dan sonra Endülüs'ten geriye kalan belki tek eser bu kervansaray
Granada'da Albayzin sokaklarını ve evlerini görmekte fayda var. Buradan hem gece hem de gündüz el-Hamra Sarayı'nın manzarası bir farklı oluyor.

El-Hamra'dan Albayzin

Albayzin'den el-Hamra

Albayzin sokakları ve evleri
Daracık ve dik sokakları, sadece yürüyerek gezebileceğiniz ve ortaçağ'da Endülüs'te dolaşmak galiba böyle bir şey dedirten bir atmosfere sahip Albayzin'de evler ve evlerin sokağa bakan cephelerindeki saksıların içerindeki çiçekler gezinize ayrı bir güzellik katıyor.

Sevilla (İşbiliye) yazımızda buluşmak üzere...

Yorumlar